Peru ve Bolivya
Kısa bir Güney Amerika Macerası 2
Tropiklerde çorak bir çölün okyanusla birleştiği yerde
kurulmuş Peru başkenti Lima’nın tuhaf bir iklimi var. Ne çöl iklimi ne de
tropikal, ılıman ve yağışlı iklim. Hatta Lima’da yaşayanlar yıl boyunca
neredeyse hiç yağmurla ıslanmıyorlarmış. Şehrin serin sabahlarında ise
özellikle Haziran ve Aralık arasında olmak üzere yıl boyunca, gökyüzünün
maviliğini engelleyen puslu bir hava var. Bir de bu puslu havaya da eşlik eden
yüksek nem oranı…
|
Hugo Cohen Kolleksiyonundan |
İşte böyle nemli ve puslu bir sabah Lima sokaklarında
dolaşırken keşfettiğimiz ilginç bir müze de; Peru Merkez Rezerv Bankası Müzesi (Museo Banco de central de Reserva del Peru) . Müze haline dönüştürülmüş bu eski banka şubesinde arkeolojik eserler,
çağdaş Peru resim sanatına ait örneklerle ve bir de numismatik sergisi var.
Müzeyi pasaportlarınızı göstererek ücretsiz ziyaret edebiliyorsunuz. Bizim
gezdiğimiz dönemde banka şubesinin bodrum katındaki kasa dairesinde
sergilenmekte olan Hugo Cohen Kolleksiyonunda, bir zamanlar Conquistadorların
uğruna okyanusları aşıp koca bir imparatorluğu yok ettikleri Inka’ların altın
eserlerinden örnekler görmek ilginçti doğrusu.
Tarihiyle, güzelliğiyle, insanlarıyla veya içerisindeki
yaşamın çekiciliği ya da sahip olduğu romantizm ile sizi etkileyen, bir anda
tutulduğunuz, bir kez gördükten sonra bile hep özlediğiniz kentler vardır. Lima
kesinlikle bunlardan biri değil. Fakat Peru şüphesiz her gezgin için kutsal, gidilmesi
şart coğrafyalardan. Peru’nun uluslararası giriş kapısı da Lima olunca ve
buralara gelmek için o kadar saat uçmuşken bu şehir de en az 2 günü hak ediyor
Bence.
|
Lima; turistik sınırların dışı... |
Dolayısıyla olur da yolunuz düşerse yarım günlük bir paket
tur alıp turistik mekânları bitirdikten sonra, gündelik yaşamlarındaki
Lima’lıların arasına karışıp Plaza des Armas civarındaki sokaklarda
dolaşabilirsiniz. İsterseniz, fotoğraf makinenizi ve cüzdanınızı sağlama
aldıktan sonra turistik sınırların biraz dışarısına çıkıp, Lima’nın fakir
çoğunluğunun yaşadığı, sıvasız tuğla binalarla çevrili bakımsız sokaklarına
uzaktan da olsa bir göz atabilirsiniz.
Miraflores’de Chorrillos uçurumları üzerindeki parklarda
yürüyebilir hatta aralardaki dar merdivenlerden, uçurumdan aşağı pasifik kıyısına
inebilir çakıl taşlı plajlarda oturup sörfçüleri izleyebilirsiniz. Larcomar’da
bir cafede Peru’nun popüler içkisi Pisco Sour ile okyanus manzarasının keyfini
çıkarabilirsiniz. Ya da Miraflores’deki çok sayıdaki hediyelik eşya ve Alpaka yününden el yapımı tekstil ürünleri bulabileceğiniz mağazalardan alışveriş
yapabilirsiniz.
Lima ile ilgili son tavsiyem Lima Sanat Müzesini gezmeniz.
İspanyolca ismi “Museo de Arte de Lima” olan bu müze çoğunlukla öğrencilerin
takıldığı bir parkın içinde yer alıyor ve 1868 yılında Sergi Sarayı olarak
yapılmış. Mimarı da sonradan Paris’deki Eiffel kulesini yapacak olan Gustav
Eiffel. Müzede İspanyol öncesi dönemden kalma eserler kadar 17. ve 18.
yüzyıllara ait Kolonyal dönem tabloları da var. Ayrıca müzenin farklı bölümlerinde
modern Peru sanatına ait değişik eserleri de bulabileceğiniz ekspozisyonlar
mevcut. Müze ile küçük bir not; Peru’ya kadar gidip de göremediğimiz Nasca
çizgileri, bölgenin dev bir maketi üzerinde sergilenmekte. Sonradan hem müzeyi
gezmiş hem de Nasca çizgileri üzerinde uçakla uçmuş bir dostumuzun dediğine
göre müzedeki bu makette Nasca sembollerini tanıyabilmek çok daha kolaymış,
hele de benim gibi uçak tutanlar için…
|
Soroche Pills |
Bir sonraki durağımız Cusco’nun denizden yüksekliği yaklaşık
3400 metre olduğundan, Antalya’dan yola çıktığımızdan beri kafamızda bir “Acaba
yükseklikten etkilenir miyiz?” sorusu vardı. Yükseklik Hastalığı; yüksek
irtifalarda, özellikle 2500 metre ve üzerinde, soluduğunuz havadaki oksijenin
kısmi basıncının azalmasın bağlı ortaya çıkan ve kendisini halsizlik, bulantı
ve kusma, nefes darlığı ve uykusuzluk gibi belirtilerle gösteren bir hastalık.
Daha şiddetli çeşidi akciğer ödemine hatta beyin kanamasına neden olabiliyor
teorik olarak. İşte Lima uçağına bindiğimiz andan bu yana bizim gibi
gezginlerden duyduğumuz, seyahat rehberlerinde yer alan “Aman Lima’da bir
eczaneden Soroche Pills alın, Cusco’da yüksekten etkilenmeyin” önerisi üzerine
bir Eczaneye girdik. “Sorochi Pills” yani yükseklik hastalığı ilacının kutusunu
elime aldığımda içerisinde 500 mg Aspirin, 500 mg Kafein ve 10 mg’dan daha az
miktarda da bitkisel bir madde olduğunu görünce almaktan vazgeçtim. Sabah Cusco
uçağına binmeden koyu bir kahveyle bir aspirin alırım ve midem asitten kavrulsa
bile yükseklik hastalığından etkilenmem diye düşündüm. Ya da Cuzco’ya
indiğimizde yükseklik hastalığı için Sorochi Pills’den daha çok önerilen Coca
çayı’nı içebilirim…
Başkent Lima ile ilgili son olarak aklımda kalanlar;
Kent merkezinde yol kenarlarındaki yeşil alanları birer
billboard haline getirmişler. Farklı renklerdeki çiçeklerin değişik şekillerde
yerleştirilmesiyle yapılmış banka ya da şirket reklamları Lima gibi sıradan
sayılabilecek bir şehir için sanki fazla güzel...
Lima’da fiyat tarifesi birbirinden farklı 3 tip taksi var.
Havalimanında ilk karşınıza çıkan yeşil renkli “resmi” taksiler turistler için
en güvenilir olanlar. Ama en pahalı fiyat tarifesiyle… Sarı renkli taksiler de
güvenilirlik açısından fena değil. Yoldan herhangi bir taksiyi çevirmek yerine
bilinen, sabit bir duraktan binmek koşuluyla. Beyazlar taksiler ise turistlere
pek önerilmiyor. Genellikle sürücünün demir tellerden bir kafesle yolcu
bölümünden ayrıldığı bu taksiler en ucuz tarifeye sahipler. Havalimanından
şehir merkezine yeşil taksiyle 40 Soles’e gelip hemen hemen aynı yerden
havalimanına Beyaz taksiyle 25 Soles’e döndük. (Peru para birimi Sol veya
sıfırı atıldıktan sonraki haliyle Nuevo Sol ve 1 Amerikan Doları yaklaşık 3
Nuevo Sol ediyor). Son bir not taksilerde taksimetre olup olmadığını
anımsamıyorum ama yapmanız gereken binmeden önce gideceğiniz yeri belirtip
fiyat almak, pazarlık edip fiyatı kararlaştırdıktan sonra ancak taksiye binmek…
Sürecek
Etiketler: Güney Amerika, Peru, Seyahat